Bir damla suyun anısına...
En güzel günlerin geleceğini
simgeleyen, susamış canlara can olan bir su damlasıyım ben. Şefkati, merhameti
içinde barındıran, kuşlara, börtü böceğe, ağaçlara, insanlara, kısacası tüm
tabiata ab-ı hayatım ben. Bir molekülüm yanıcı, bir molekülüm yakıcı olmasına
rağmen birleştiğinde alevleri, yangınları söndüren, susuzluğu dinginleştiren
mucizevi bir bileşiğim. Evim bazen bir bulut bazen bir göl bazen akan bir
nehir. Yerleşik bir hayatım olmamasına rağmen, bütün konaklarım dört gözle bekler
beni.
Havalar iyice ısınmaya başladı. Gökyüzünde
bütün ihtişamıyla duran bulutlar, biraz serin biraz nemli. Bulutlar, benim gibi
diğer kardeşlerimi de, sanki pamuklara sarıp sarmalar gibi tutar. Az sonra
müthiş bir gürültü kopacak. Gökyüzü, tüm gizemli varlığını ortaya koyarak
şimşeklerle aydınlanmaya başladı bile… İşte büyük bir ses; işte beklenen, işte
birçok çiftçiye müjde… Yağmur taneleri halinde, yeryüzüne doğru belirli bir
hızla geliyorum. Benden sakın korkmayın. Yapım bu yolculuğa o kadar uygun halde
ki, diğer su damlacık kardeşlerimle birleşip, büyüyüp yeryüzüne kocaman taşlar
gibi düşmüyoruz. Hava da ki sürtünme, hidrojenim ve oksijenim arasında ki bağ,
çekme itme kuvvetlerim en muazzam dengede. Rahmet olup, yeryüzünde bizi
bekleyenlere misafir oluyoruz. O müthiş yolculuk, şimşek sesleriyle başladı
bile. Nasibimde ise elma ağaçları ile dolu bir bahçe… Katre olup bahçeye doğru
hızla ilerliyorum. Önce yemyeşil bir yaprağa, sonra renklerin en aşığı olan
kırmızı renkli bir elmaya, oradan süzülerek toprağa düşüyorum. Toprak sıcak ve
hararetli. Bir o kadar da özlemli olmalı ki hiç bekletmeden beni bağrına bastı.
En kuytu aralıklardan gizemli yolculuğuma devam ediyorum. Etraf sessiz ve
karanlık… Varlığı ile beni kendine çeken kökler ise her yerde. Köklerin bana
olan bu ilgisini hayatımda defalarca hissettim. Misafirperverliklerine diyecek
lafım yok. İşte yolculuğumun en keyifli yerindeyim. Emici epidermis tüylerinden
su kanalcıklarına oradan da trake borularına doğru ilerliyorum. Her bir hücre
osmoz denilen özel bir taşıma sistemiyle ya da aktif taşıma ile beni evlerine konuk
ediyorlar. Trake borularından adeta akarsuyun çağladığı bir kanal gibi yer
çekiminin tersine doğru büyük bir coşkuyla seyri âlem olan, en üst
yaprakçıklara doğru ilerliyorum. Bunu yaparken, moleküler yapımdaki atomlarımın
kohezyon kuvvetleri ve su iletim demetleri yani ksilemlerde ki adhezyon
kuvvetleri bizleri gökyüzüne doğru yaklaştıran en nadide kuvvetlerdir. Ya
bunlar olmasaydı ya yolculuğum bir toprakta son bulsaydı… Ama olmadı. Kâinatın
kanunları, bir hikmet, bir sır, bin şükür…
Bitkilerin kök hücrelerinde
fazla oranda çözünmüş besin maddesi depolanır. Böylelikle osmatik su çekim
güçleri yani su içme istekleri artar. Bende onları hiç bekletmeden saniyeler
içinde yanlarında olurum. Bu çekim kuvveti beni bitki kökünden 10-20 m
yükseklere doğru, uçsuz bucaksız yerlere götürür. Ayrıca bitkide bulunan kılcal
su kanalcıkları da bizi yine aynı şekilde uzun yolculuklar yapmamızı sağlar. En
yüksek zirvelere yaklaştıkça sıcaklığın artmasıyla terlemeyi hızlandırır elma
ağacı. Bunu yaparken de stoma, lentisel ve hidadot denilen terleme kanallarını
kullanır. Böylelikle ısı dengesini hep korumuş olur.
Yine en uzun
yolcuğumdayım. Elma ağacının, su iletim demetleri cansız ve merdiven
şeklindedir. Burada ilerlerken bir sürü yol ayrımları görüyorum. Meraklı bir
çocuk edasıyla hepsini inceliyorum. Hücre zarında meydana gelen sodyum-potasyum
değişimlerini, madde alışverişlerini… Bizler hücrede genellikle düzenleyici
olarak kullanılıyoruz. Enzimatik reaksiyonların olmazsa olmazıyız. Maddelerin
çözünmesinde, maddelerin taşınmasında daha neler neler… İşte bakın şimdi yemyeşil
bir yaprakta ki minicik bir hücrenin içindeyim. Küçük ama bir o kadar devasa
bir fabrikanın içinde… Yolculuğum artık farklı bir boyut kazanacak. Kırmızı bir
elmanın içinde ağızları serinleten, şekeri ile tatlandıran bir elmada
barınacağım. Güneş bağrımızı aydınlattıkça klorofil molekülü bir takım
reaksiyonlarla enerji (ATP) üretip beni farklı âlemlere sürükleyecek.
Tatlandıkça tatlanacağım glikozla, bir elmanın gövdesinde…
Çamurlu suyu süzerek, tertemiz,
tatlı, esrarengiz kokularla, muhteşem renklere bürünen milyonlarca bitki… Aynı
toprak aynı su; fakat farklı mevsim, farklı tat, farklı görüntü. Elma, çilek,
üzüm, nar, incir, portakal... Rengârenk bir mağaza vitrini gibi. Bunca değişik
lezzetleri nakış nakış işleyip paketlenmesi ve insanlara hediye edilmesi
muhakkak ki insanların ağız tadını, göz zevkini bilen bir sanatkârın olduğunun
delilleri değil midir?
İşte yine bir
yolculuktayım. Moleküllerimden oksijenim fotoliz reaksiyonlarıyla atmosfere
veriliyor. Doğaya nefes, doğa can oluyorum. Diğer taraftan şekere bulanmış
kısmımla meyve sapındaki kalburlu borulardan (floem) yeni güzergâhlara doğru
ilerliyoruz. Delik deşik fakat canlı olan bu kalburlu borularda hızımız oldukça
yavaşlıyor. Organik maddeler kalburlu hücrelerden aktif taşıma ve sıvı basıncı
ile çift yönlü taşınabildiğinden biz de ihtiyacı olan dokulara taşınıyoruz…
Göze görkem şekilde, bir elma ağacının üstünde, pırıl pırıl duruyoruz. Ta ki
bize uzanan bir ele kadar. Her ısırışta yolculuk farklı yollarla devam ediyor. Sindirim
faaliyetleri, bağırsaklardan emilim ve nihayet kan dolaşımı ile hücrelere doğru
ilerleyen yolculuk… Hücre solunumları, ATP (enerji) oluşumları, idrar, ter,
gözyaşları derken yollar vücutla da ayrılabiliyor... Bazılarımız ise yapıcı-onarıcı
reaksiyonlarla insan mertebesine çıkıyor. Ben ise bir akciğerin muazzam
yapılarından süzülerek, nefesle buharlaşmış bir şekilde atmosfere yayılıyorum.
Ne yollar bitiyor ne de
misafir olduğum konaklar… Kim bilir bir sonra ki yolculuğum nereye… Belki
kurumuş çatlamış bir toprağa belki de engin bir okyanusa, belki de yine bir
elma ağacına… Renklerin en aşığı olan kıpkırmızı elma ağaçlarına…
Mütefennin
Hocam çok güzel bir yazı olmuş. Sadece madde değil mana tarafından da bakışınız çok güzel olmuş. Tebrik ederim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim , çok sağ olun.
YanıtlaSilSizlere verdiğimiz emeklirimizin boşa gimediğini görmek gurur verici gerçekten. Bizlerin öğrencilerimiz için veridğimiz emeği, sizlerin de kendi öğrencileriniz için verdiğinizi görmek bizleri mutlu ediyor. Eline sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.Çok sağ olun.
YanıtlaSil