Bir şehrin ışıltıları içinde
yürürken gözlerimde canlanır her şey. Ana caddeler, kimsesiz evler sokaklar…
Birbirine kavuşmayı bekleyen yollar. İletişim halinde olan şeffaf mahalle
sınırları… Hayatın belirli noktalarında ki gibi kavşaklar… İhtiyaç duyulan bir
parça sevgi ve birazcık da umut. İnsanın ayakta tutan en önemli duygular belki
de. Bir şehir nasıl ayakta durur, nasıl bir sistemle imar edilir, nasıl
yönetilir? Çok da uzağa gitmeye gerek yok herhalde. İnsan ve hayvan iskeletleri
nasıl belli bir düzen ve ahenkle çalışıyorsa öyle… Bütün organlarımız olması
gerektiği gibi, bir akciğer bir kalp ya da diğer organlar olması gereken
şekilde ve nasıl çalışması gerekiyorsa o halde görevlerinin başındalar. İhtiyaç
duyulan her şey; besin, su ve mineraller çok kolay bir şekilde porlardan
taşıyıcı proteinlerle kanallar boyunca kolayca aktarılacak şekilde... Aynı
şehirlerdeki bir sokak, bir otoban ya da bir geçidi kullanarak gidilmesi
gereken yollar gibi madde alışverişleriyle bütün ihtiyaçlar giderilmektedir…
İşte tam da burada muazzam bir mimari karşımıza çıkar. Hassas ölçümlerin olduğu,
en küçük detayların bile atlanmadığı mükemmel bir hücre iskeleti… Hücrenin
adeta dimdik durup ışıl ışıl görkemli bir şehre benzemesini sağlayan muazzam
bir yapıt…
Hücre iskeleti, hücrenin iç ve dış planlamalarında görev alan harika proteinlerdir. Mimarisi gereği çok dinamik olan bu proteinler, yaşamsal faaliyetlerin gerçekleşmesini sağlayan organellere ve zarın aktif işlevlerine ev sahipliği yapar. Hücre sitoplazmasının jelimsi, peltek ve kararlı yapısında bu protein iskeletleri, çapraz bağlar oluşturarak dizilir. Hücrenin bazı kısımlarında ise bu hücre iskelet proteinleri, madde alışveriş hareketlerini kolaylaştırıcı nitelikte birbirlerine paralel dizilimler gösterirler. Bu da besin ve gazların hızlı bir şekilde taşınmasını kolaylaştırır.
Organlarımız nasıl bir düzen içindeyse hücre içinde bulunan organellerimizde belirli bir düzene sahiptir. Örneğin; yönetici molekülü içinde barındıran ve bir yönetim dairesi olan çekirdek, merkezi bir konumda yer almaktadır. Yönetim dairesinden gelen emirler, RNA( ribonükleikasit) moleküllerince sitoplazmaya taşınır ve yıpranan proteinler yıkılarak şehrin tüm köşelerinde imardan sorumlu ribozomlarca plana uygun şekilde yeniden inşa edilerek bina ve yollar gibi yeni yapılar yeni kanallar inşa edilir. İnşa edilen bu sitoplazmik ortam ve hücre zar yapısı, şiddetli sarsıntılara ve fiziki etkilere karşı sağlıklı bir set oluşturur. Depremlere karşı alınacak tedbirlerde hücrelerin bu mimarisi ve statik özellikleri araştırılarak daha sağlam ve düzenli şehirler inşa edilebilir.
Canlı
vücudundaki birçok hücreyi incelediğimizde örneğin bir göz hücresini, karaciğer
hücresini ya da bağırsak hücrelerinde molekül dağılımlarının hücredeki görevlerine
uygun şekilde dizildiğini çok açık bir şekilde gözlemleyebiliriz. Hücre iskeleti
proteinleri sayesinde moleküller yapılar belirli bir nizam içinde bulunurlar.
İçinde bir tüneli barındıran bu proteinler, hücre bölünmesi sırasında
kromozomların düzgün bir şekilde ayrılmasında da görevlidirler. Bazı
bölünebilen hücrelerde olan ve çekirdeğe yakın tutulan sentrozomun yapısı da
yine hücre iskeleti proteinlerinden oluşmuştur. Gelişmiş hücrelerin
hareketinde, yer değiştirmelerinde görevli olan sil ve kamçılarda da temelde
yine bu hücre iskeleti proteinleri görev alır. Örneğin; Tek hücreli terliksi
hayvan (paremesyum) yüzdüğü suda sil proteinlerini adeta bir kayık küreği gibi
kullanarak besinine yaklaşır ya da düşmanlarından uzaklaşır. Bu sırada sil
uzantı eksenine dik kuvvet uygulayarak hareketini gerçekleştirir. İnsanda soluk
borusunun iç kısmındaki epitel hücreler ise süpürge hareketi ile şehrin
sokaklarını temizleyen bir temizlik işçisi gibi çalışarak, mikropların
akciğerlere ulaşmasını önler. Geniş bir pencereden bakıldığında rahmeti sonsuz
olan Allah’ın (c.c) lütuflarını, mikro
âlemde de farklı tasarımlarla kendini göstererek nakış nakış işlediğini her
alanda görmek mümkün. Âlem küçülse insan, insan büyüse âlem.
Şimdilerde
modern ve gelişmiş şehircilik faaliyetleri, insanoğlunun binlerce yıl çalışarak
elde ettiği birikimlerle ancak belli bir seviyeye ulaşmıştır. Ancak
hücrelerimizde var olan harika protein iskeletleri ise hayata ait örnek
alabileceğimiz bu tasarımların tesadüfen değil şuurlu bir planla yaratıldığını
apaçık göstermektedir. Yapılan araştırmalarla mikro âlemde var olan bu tasarımların
ileride makro yapıt olarak karşımıza çıkacağı muhakkak.
MÜTEFENNİN
Şekil 2 https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/09/FluorescentCells.jpg
Yine şahane bir perspektif, boşuna dememişler "insanı anlamak kainatı anlamaktır". Yaradan'a sonsuz şükür...
YanıtlaSilcanım arkadaşım çok teşekkür ederim. Kalbi selam..
YanıtlaSil